Altun Hukuk Danışmanlık

TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI

Haciz yoluyla yapılan takiplerde hacizden önce, iflas yoluyla yapılan takiplerde ise iflasın açılmasından önce borçlunun hem malları hem de hakları üzerinde bir sınırlandırma bulunmamaktadır. Nitekim, Türk Medeni Kanunu’nun 683. Maddesi bir şeye malik olan kimseye o şey üzerinde kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma hakkını tanımıştır. Ancak, Anayasa’nın 35. Maddesi’nde ise mülkiyet hakkının sadece kamu yararı amacıyla kanunla sınırlandırılabileceğini belirtmiştir. Söz konusu sınırlandırmalardan biri olan İcra İflas Kanunu’nun 277. ve devamı maddelerinde düzenlenen Tasarrufun İptali Davası yazımızın konusu olacaktır. Hacizden veya iflastan önce borçlunun mal varlıkları üzerinde bir sınırlandırma bulunmamaktadır. Borçlular, menkul ve gayrimenkullerine haciz konulmadan veya iflasın açılmasından önce kötü niyetli bir şekilde ellerindeki malları kaçırma saikiyle, takibi semeresiz bırakmak amacıyla hileli bir şekilde elden çıkarmasıyla Tasarrufun İptali

Hacizden veya iflastan önce borçlunun mal varlıkları üzerinde bir sınırlandırma bulunmamaktadır. Borçlular, menkul ve gayrimenkullerine haciz konulmadan veya iflasın açılmasından önce kötü niyetli bir şekilde ellerindeki malları kaçırma saikiyle, takibi semeresiz bırakmak amacıyla hileli bir şekilde elden çıkarmasıyla Tasarrufun İptali Davası gündeme gelmektedir. İptal davasının açılma süresi beş yıllık bir hak düşürücü süredir. Bu beş yıllık süre, tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren beş yıllık süredir.

TASARRUFUNUN İPTALİ DAVALARINDA TARAFLAR

Haciz yoluyla takipte açılacak iptal davasında davacı taraf elinde aciz belgesi bulunan alacaklı iken, iflasta kural olarak iflas masasıdır. Ancak alacaklının talebi halinde iflas idaresi dava açma yetkisini alacaklıya devredebilir. Davalı tarafta ise borçlu ile lehine tasarrufta bulunulan üçüncü kişi mecburi dava arkadaşı olarak yer alacaktır.


TASARRUFUN İPTALİ DAVASI ŞARTLARI

Alacaklı, tasarrufun iptali davasını açabilmesi bir takım ön şartların bulunması gerekmektedir. Bunlar;

  • Tasarrufun iptali davasına konu olan borcun alacaklı ve borçlu arasında gerçek bir borç olması,
  • Borçlu hakkın yapılmış olan icra takibinin kesinleşmiş olması,
  • Davaya konu olan ve iptali istenen tasarrufun borcun doğumundan sonra gerçekleşmiş olması,
  • Borçlu hakkında alınmış aciz vesikasının bulunmasıdır.

Dava şartlarına ilişkin Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, 07.09.2020 tarihli ve 2019/3461 E.2020/4910 K. sayılı kararı şu şekildedir:

Dava, İİK’nun 277. ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür davaların dinlenebilmesi için davacının davalı borçluda gerçek bir alacağının bulunması, borçlu hakkında yapılan bir icra takibinin kesinleşmiş olması, iptal konusu tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış bir aciz belgesinin bulunması gerekli olup bu şartların varlığı mahkemece re’sen değerlendirilmelidir


GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

Tasarrufun İptali Davalarında yetkili mahkeme, İİK’da bir özel hüküm olmadığından genel hükümler uyarınca borçlunun ya da üçüncü kişinin yerleşim yerinde dava açılır(HMK m.7). Ancak iptal davası, tasarrufun alacaklıyı zarar sokmak kastıyla yapıldığı öne sürülüyorsa davalının sorumluluğu haksız fiile dayanacağından(HMK m.16) fiilin işlendiği yer mahkemesinde de dava açılır.

Tasarrufun İptali Davalarında görevli mahkeme ise, HMK m.2 uyarınca Asliye hukuk mahkemesidir.


TASARRUFUNUN İPTALİ DAVALARINDA TARAFLAR

Haciz yoluyla takipte açılacak iptal davasında davacı taraf elinde aciz belgesi bulunan alacaklı iken, iflasta kural olarak iflas masasıdır. Ancak alacaklının talebi halinde iflas idaresi dava açma yetkisini alacaklıya devredebilir. Davalı tarafta ise borçlu ile lehine tasarrufta bulunulan üçüncü kişi mecburi dava arkadaşı olarak yer alacaktır.

İPTAL DAVASINA KONU OLAN TASARRUFA YÖNELİK HUKUKİ İŞLEMLER

I. İVAZSIZ TASARRUFLAR (m.278)

Borçlunun yaptığı ivazsız tasarrufların ve bağışlamaların iptal davasına konu olabilmesi için acizden veya iflastan itibaren geriye doğru iki yıl içerisinde yapılmış olması gerekmektedir. Ancak m.278’de evlenme, doğum günü, bayram, sünnet töreni gibi alışıldık hediyelerin iptal davasına konu edilmeyeceği belirtilmiştir.

Yine ilgili maddede gerçekte ivazlı olsa dahi bazı tasarrufları ivazsız olarak kabul etmiş, iptale tâbi kılmıştır. Bunlar;

  • Karı ve koca ile altsoy ve üstsoy, üçüncü dereceye kadar kayın hısımlar ve evlat edinenle evlatlık arasında yapılmış olan ivazlı tasarrurflar,
  • Akdin yapıldığı sırada borçlunun, vermiş olduğu malın gerçek fiyatından oldukça aşağı bir fiyata yaptığı kabul ettiği sözleşmeler,
  • Borçlunun kendisine ya da üçüncü kişi yararına kaydı hayat şartı ile irat ve intifa hakkı tesis ettiği sözleşmeler ve ölünceye kadar bakma sözleşmeleridir.

II. ACİZ HÂLİNDE YAPILAN TASARRUFLAR (m.279)2

İİK m.279’da hacizden veya haczedilecek mal bulunmaması hâlinde acizden veya iflasın açılmasından önceki bir yıl içinde yapılmış tasarruflar da iptal davasına konu olacaktır şeklinde düzenlemiştir. Söz konusu tasarruflar şunlardır:

  • Borçlunun teminat göstermediği evvelce taahhüt etmiş olduğu haller istisna olacak şekilde borçlu tarafından mevcut bir borcun temini için yapılan rehinler,
  • Para veya alışagelmiş ödeme yöntemlerin dışında yapılan ödemeler,
  • Vadesi gelmemiş borç için önceden yapılan ödemeler,
  • Kişisel hakların kuvvetlendirilmesi için tapuya verilen şerhlerdir.

Ancak, borçlunun bu tasarruf işlemlerini yapmış olduğu üçüncü kişi borçlunun içinde olduğu bu durumu bilmediği ispat etmesi durumunda iptal davası dinlenmeyecektir.

III. ALACAKLIYA ZARAR VERME KASTIYLA YAPILAN TASARRUFLARIN İPTALİ (m.280)

Alacaklıya zarar verme kastıyla yapılan tasarrufların iptaline ilişkin düzenleme İİK m. 280’de “Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mâli durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal edilebilir” şeklinde ifade edilmiştir.

Alacaklıya zarar verme kastıyla yapılan tasarrufların iptal davasına konu edilebilmesi için işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içerisinde borçluya karşı haciz veya iflas yoluyla takip başlatması gerekmektedir.

Zarar verme kastıyla dolayı açılmış olan iptal davalarında davacı/alacaklı, borçlunun yaptığı tasarruf işleminin borca batıkken yaptığı ayrıca işlemi yapan diğer tarafın da bu durumu bildiği ispat etmelidir. Borçlunun içinde bulunduğu durumu bilmeyen işlemin diğer tarafı olan iyiniyetli üçüncü kişiye karşı iptal davası açılması mümkün olmayacaktır.

TASARRUFUN İPTALİ DAVASININ SONUÇLARI

Tasarrufun İptali Davası, davacı/alacaklı lehine sonuçlanması halinde üçüncü kişi malın maliki olmaya devam edecektir. Alacaklı, üçüncü kişiye geçen malı borçlunun malıymış gibi haczettirip sattırıp ve satış bedelinden alacağını alacaktır. Söz konusu satıştan artan para ise üçüncü kişiye verilecektir. Ancak iptal davasına konusu bir taşınmaz ise, tapu kaydında bir değişiklik olmadan, alacaklı, o taşınmazın haczini ve satışını isteyebilecektir.

Üçüncü kişinin iptal davasını kaybetmesi durumunda, o şeyi veya bedeli karşılık olarak borçludan isteyebilir.

Scroll to Top